Türkiye’nin önemli bir gerçeği…
Her felaket sonrasında fırsatçıların hemen piyasada fink atması…
Olumsuzluklardan nemalanma kültürü…
Gelişmiş toplumlarda ekonomide ‘krizi fırsata çevirme’ anlayışı vardır…
Biz de ise fahiş zamlarla felaketi fırsata çevirme anlayışı…
Oportünist insanlar…
Yani her fırsatta kendilerine menfaat sağlayan, piyasaların en kıdemli tipleri…
En son İzmir depreminde yine sahnede fırsatçılar…
İzmir’de depremin yaralarının sarılmaya başlandığı şu günlerde, ev sahipleri ev kiralarını yükseltmiş…
Bazı nakliyeciler bile evleri hasar gören insanların eşyalarını taşımak için iki katı ücret talep etmeye başlamış…
Kısa mesafeye bile yüksek fiyat çeken, havaalanından şehre anormal ücretlere yolcu taşıyan taksiciler de işin tuzu biberi…
Elazığ depreminde de benzer bir resim vardı…
Biz hangi ara böyle bir toplum olduk anlam veremiyoruz…
Birkaç yüz TL daha fazla para koparabilmek için mağdur ve acılı insanlara böylesine iğrenç bir muamele yapmak insanlığa, Müslümanlığa sığar mı?
Allah korkusu olan, maneviyatı güçlü olan bir insan bunu yapar mı?
Koronavirüsün ilk günlerinde de maske, eldiven, kolonya ve el dezenfektanı bir anda 3-5 katına çıkmıştı.
Fiyatlar salgının ilk günlerinde uçuyordu.
Şimdilerde tanesi 1 TL’ye alınan maskelerin tanesi 5 TL’ye satılıyordu…
Hijyen malzemeleri karaborsaydı…
Ve firmalar bir de utanmadan bu fahiş fiyatlandırmalara, fiyat güncellemesi diyordu…
İnsanların salgından kaçıp evlerine sığındığı ilk günlerde ekmek yapma makineleri bile 3 katına çıkmıştı…
Eskilerde şeker, ekmek ve temel gıda maddeleri savaş dönemlerinde karaborsaya düşermiş…
Şimdilerde salgın hastalıklarda bile fırsatçılık var…
Fırsatçılara soracak olursanız:
“Serbest piyasa ekonomisi…”
“Ticaret yapıyoruz…”
“Ticari faaliyetlere hacim kazandırıyoruz” derler…
Tüm bunların klasik bir davranış modeli haline gelmesi vicdanları sızlatıyor…
Fırsatçılık değil, düpedüz vicdansızlık, ahlaksızlık…
Allah göstermesin, felaket bekleyen akbabalar…
Vole vurma kültürü…
Depremle birlikte insanlık da enkaz altında…
Güzel ülkemde yaşayan bir avuç ‘insancıkların’ maalesef zihniyeti bu…